Heeerkese selam,
Epey oldu yazmayalı.
Bir düğünün hikayesi yoksa; ve karelerde tekrar varsa pek yazasım gelmiyor. Ama bu seferki farklı. Bir diğer konu da, benim 3 yıldır çekmeyi hedeflediğim, ama uygun bir çift/an bulamadığım kare…Yazının sonunda.
-fotoğrafların büyük halleri için üzerlerine tıklayın. İzinsiz kimsenin yazısını ya da fotoğrafını yayınlamıyorum, korkmayın:)
Öncelikle işin en başını aktarayım. Demet, internette her medeni gelin adayı gibi iyi bir fotoğrafçı arıyor; beni buluyor ve kareleri çok beğeniyor. Koray’a iletiyor…ve Koray’dan gelen ilk tepki: "Aaa bu bizim Serkan..!" Koray’la BAL’dan aynı dönemiz, hatta ortaokul atletizm takımındaydık. 4x100m’de madalyamız bile var. Hey gidi günler heey!. Aradan 20 yıla yakın süre geçmiş; o neler neler; ben neler neler yaşamışım ve ardından bu harika tesadüf.
Ne yalan söyleyeyim, ilk kez bir arkadaşımı profesyonel olarak çekecektim. "Arkadaş çekmek" keyifli gibi görünse de, biraz da stressli açıkçası; sorumluluk büyük Neyse ki, Koray da Demet de, hem çok rahat, hem de çok kooperatifti.
Unutmadan, daha ilginç bir tesadüfü de belirtmeden geçemeyeceğim. Aynı atletizm takımından 2 kişi daha önümüzdeki aylarda evleniyor, umarım hayra alamettir
Koray ve Demet ile, haftalar önce buluşmak istememize, onlarca mesaja rağmen düğünden 1 hafta önce Kanyon’da buluşabildik. Fotoğraf dışında birçok tecrübemi de paylaşmıştım. Ve hazırlıkları çekmek için düğün günü evlerinin önüne geldiğimde; Demet yalnız başına kuaföre gitmeye çalışıyordu (Koray ortalarda yok, pek de olacak gibi değildi).
Demet, makul, planlı ve bu düğün işini gönlünce ama abartmadan yaşamak isteyen "ideal" gelin bana göre :) Koray da annesiyle kuaföre ulaştı, İlk kez Kuaför’de "geyik" yapabileceğim bir arkadaşım oldu. Genelde bi süre sonra sıkılıyorum; yani bir erkek kuaförüne giden bir bayanın düşünün; onun gibi. Bazı bayanlar, elimde kamerayı görünce, iyice uzak durmak istiyorlar. Görüntülenmek istedikleri son yer kuaför
İlk girdiğimde, burada nerde çekim yapacağım kaygım vardı ama bir köşe vardı ki, durumu orası kurtardı (iplerin sarktığı kare). Kuaförde çekimin en zor yanı, etrafta bir sürü fotoğrafa girmesini istemediğiniz şeylerin olması. Nescafe makinası, sigara içilmez yazısı, fondaki pedikür vs.
Çift’le bizzat Trinity’nin sahibi Özcan Çolak ilgilendi, Kanoyn’da da yerleri var Trio. Hatta, Koray’ın saçını bile o yaptı. Koray, bir ara, yapılan muamelelerden olacak, dehşet içindeydi ama; düğünde en çok konuşulan saçı ve ayakkabısıydı (Ben de alacağım, Sarar’dan almış, inşallah Rugan olmayanı da vardır). Tabii, Demet’in ayakkabısı düğünden sonra da konuşulacak gibi
Demetin rahatlığını şöyle anlatmak isterim:Duvağı 4 kere mi hatırlattım bilemiyorum
Bu arada, planda "Topkapı Sarayı"na gitmek de var(dı). Ben üzülmesinler diye söylemedim ama bir gece önce 1’lere kadar Topkapı sarayını araştırdım, nerede neler çekebilirim diye; notlar falan aldım. Ama yapacak birşey yok, hava o kadar bozuktu ki…
Hazırlıklar bitti, Koraylara gittik. Evde Demet’in annesinden harika zeytinyağlılar.
Detaylar:
Bu yüzük detayları bugüne kadar çektiğim en ilginç yüzük karelerinden birisiydi. Görür görmez, "bunlar bana lazım diyip" kaçırdım. Fotoğraflar, Demet’in anne ve babasının nikah töreninden.
Sıra evdeki hazırlıklara geldi.
Gelinlik, Vakko Wedding – Pronovias’tı ve harikaydı. Gerçekten harikaydı, yazılarımdan beni tanımışsınızdır; samimiyim.
Hava kötü dışarı çıkamadık, tek umudum açıkçası "mekan"dı. Divan Kuruçeşme’ye Internet’ten baktım, fena görünmüyordu; fakat çekim hayal ettiğim kocaman girişte 10 tane çelenk!!! Bittiğim an. Özellikle Divan Kuruçeşme’d eçekilmiş karelere bakmaya çalıştım; fakat ilham verici pek birşeye rastlamadım.
Meşhur mekanlarda, o kadar para verilmesine rağmen İstanbul’un telaşını, kargaşasını aynen yaşatıyor insana. Koray’ların düğünden önce, ve aynı anda mekandaki diğer salonlarda 3 etkinlik daha vardı. Hatta bizim oda doluydu geldiğimizde.
Başta Demet’i, hiçbir stres yaratmadığı için kutluyorum; ben olsam, erkek halimle arıza çıkartmıştım, kesin.
Divan’daki salon, küçük ama çok şıktı. Yanılmıyorsam adı "Antik salon". Eski bir bizans limanına ait. Şıklığın büyük bir kısmı da aslında Demet’in elinden…Harika şamdanlar, küçük saksılarda orkide’ler…
Benim için en önemli konu; doku ve ışık. Burada ikisi de vardı:
Bu arada, Koray da "ben hiç fotojenik değilim, fotoğraf çektiremem" damatlardan.
Sonrasında mekan temsilcilerinden fırçamızı yiyip, odamıza çekildik. Arkadaşlar, ve özellikle jack; Jack Daniels, herkes yumuşattı:)
Ben tabii, kpır kıpırım…İçin içim yiyor. Çünkü girişte bir kavşak var; ve o soğukta Koray ve Demet’in Yolun tam ortasına çıkıp, bana poz vermelerini isteyeceğim. Pozdan da emin değilim, zor bir poz. Yani işin içinde çift olmasa, hiç sorun değil ama…Jack’in çok yardımı oldu gibi. Demet neredeyse koşarak geldi çekime…Ve başta dediğim 3 yıldır beklediğim shot!
Bu poz için, sağdan ve soldan aynı anda araç geçmesi; Korayların da hiç hareket etmemeleri gerekiyor. İster inanın ister inanmayın; Resmen hiç araç geçmez oldu! En sonunda, bir Halk otobüsü ufukta göründü. Hayatımda hiç halk otobüsü görünce bu kadar sevineceğimi sanmazdım :))
Koray, Demet; Size kocaman teşekkürler & ömür boyu mutluluklar!
Serkan