Yazın bütün o koşturmacasınnda sonra, geçen hafta Saadet’ten bir mail aldım: “Hani bizim hikayemiz?” diye…Aa resmen unutmuşum. Tabii bu “Aa”, “Aaa aaaa aaa”lara dönüştü, yazacak çok hikaye var…
Gamze’lerin düğününden sonra Pfizer’in kadrolu fotoğrafçısı olmuştum artık. Ali de, Pfizer’den. İlk İstinyepark’ta buluştuk, çayımızı kahvemizi içtik, tanıştık, birbirimize ısındık.
Arkadaşlar hep söylüyorum, fotoğraf öyle kolay bir iş değil, çekmesi kolay ama o sıcaklığı nasıl yakalayacaksın? muhabbetle.
Nişanlılık karelerini de, Fransız Bahçeleri’nde çektik, aynı zamanda düğün mekanı. Aşağıdaki tonlamayı özellikle seçtim, ne dersiniz?
Saadet’in ciddi bir endişesi vardı: Ali ve fotoğraf!!! Çiftlerin %90’ında oluyor zaten. Erkek tarafımız malesef “tutuk” oluyor…Diye düşünürken, geyiğe bile gerek kalmadan, işte karşınızda Ali ve Saadet.
Evet, sonlara doğru Ali bu haldeydi ve “Abi çok keyifliymiş ya” dediğini hiç unutmuyorum…
Güzel bir yaz sabahı, düğün günü Bağdat Caddesi’nde buluştuk. Hazırlıklar başladı!
Kuaför işleri bitince, rotamız Radisson SAS Otel Ortaköy, hazırlıklar orada devam etti.
“Abi bu papyon nasıl takılıyordu..?”
“Şunun altından geçiriyosun…içinden miydi?”
“…Saaaa-deeeeeet”
Tabii “sizin hazırlanmanız 2-3 saat sürer” diyen Ali, “süt dökmüş kediye döndü…Arkadaşlar hep diyorum, bari papyonunuzu bi kez prova edin
Boğaza Karşı bir odamız var boş durur muyuz?
Saadet’in harika bir sürprizi vardı Ali’ye. Ne kadar hatıraları varsa, toparlayıp harika bir video hazırlamış…Ali tabii şok, sevinç, aşk hepsi bir arada! Sıcaktan terlediğini söylüyor ama, gözlerinden terleyen ilk insan
Buradaki hazırlıklıklar da bitti, ve 50’lerden bir düğün arabasıyla Fransız Bahçeleri’ne doğru yola koyulduk.
Provasını yaptığımız çekimler, gerçek oldu.
Son olarak:
Anlatmadan edemeyeceğim, çok komik bir olay oldu
Mekanın da fotoğrafçısı var, grup fotoğrafları falan çekiyor. Grup toplanmış, aile büyükleri falan. Herkes sessizlik ve ciddiyetle poz veriyor. O sırada fotoğrafçı (kim olduğu önemli değil –Ali de değil) Fotoğrafçı “…Siz, lütfen cepteki o şişkinliği alalım..” diyor. Arkadaşımız “yok yok sorun değil" diyor, çünkü cepte sigara paketi var, ve büyüklere çaktırmamaya çalışıyor. Ama fotoğrafçı da inatçı ”alalım o şişliği…” Babası yan gözle "ve fısıltıyla “tamam oğlum, hallet” diyor, ve yanılmıyorsam paketi değil komple ceketi çıkartıyor . KArdeşim, ne bulaşıyorsun çocuğa! Sanki, hanedan karesi çekiyorsun…
Onlar erdi muradına, biz çıkalım kerevetine…! Saadet, Ali ömür boyu mutlulukar; sıcak dostluğunuz ve misafirperverliğiniz için de sonsuz teşekkürler.
Serkan